Okudum: Ayfer Tunç - Ömür Diyorlar Buna

7 Nisan 2015

Uzun zamandır aklımda fır dönen düşünceleri, 'biliyor musunuz ki, iyi yaşanmış hayat bir hazinedir?' diyen Ayfer Tunç  ne güzel tanımlamış...

Halil Serkan Öz ve nice onurlu öğretmenler...

4 Nisan 2015



Bu ne mi? Bir öğretmenin öğrencileri için hazırladığı kitap listesi. Okuma sevgisini öğrencilerine aşılamak isteyen, insanın karşısına çıkabilecek en iyi öğretmenlerden biri!

Bu öğretmen kim mi? Yalova Valisi'(ismi lazım olmayan bir zat)nin öğrencilerinin önünde 'kılık kıyafetinden' dolayı hadsizce azarlayıp, sınıfından kovduğu ve onurunu kırdığı değerli öğretmen Halil Serkan Öz!
Halil Serkan Öz, bu vali denen insan kılığındaki kişiyi protesto amaçlı düzenlenen Öğretmene Saygı yürüyüşünde geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti.
İnsana saygıyı bilmeyenlerin ülkesinde onurlu öğretmenlere değil, tacizci, tecavüzcü, yalaka öğretmenlere saygı olur anca! Vali bey, senin kılığın kıyafetin yerinde ama senin kalbin bozuk, kokuşmuş farkında değilsin! Hırsızlardan da pek fazla bir şey beklememek lazım.
Ben de bir öğretmen adayıyım. Bu mesleği seçmemin nedeni, 'ver dersini al maaşını' değil, ileride öğrencilerimim daima gülümseyerek hatırlayacağı bir öğretmen olma isteğidir. Bu meslekteki en büyük idollerim Halil Serkan Öz ve onun gibi olan öğretmenlerdir.
Halil Serkan Öz ölümsüzdür! Nice öğretmenler geliyor onu yolundan!
Rahat uyu öğretmenim!

Okudum: Agatha Christie - Filler de Hatırlar

Agatha Christie romanlarını sevdiğimi bilmeyen yoktur çevremde.
'Filler de Hatırlar' isimli kitabını diğerlerinde olduğu gibi bir çırpıda okudum. Çözülmesi gereken mesele başlarda içinden çıkılmaz gibi (hep öyledir Christie kitaplarında), sonra yeni detaylar öğrendikçe taşlar yerine oturmaya, ünlü Belçikalı (Fransız değil! Kendisi asla hoşlanmaz ona Fransız denmesinden) dedektifimiz Hercule Poirot kendi deyimiyle gri beyin hücrelerini çalıştırmaya başlar. Yalnız bu sefer ona polis tanıdık ve arkadaslarinin yanı sıra, eski bir tanıdığı olan Bayan Oliver de yardım ediyor. İlginç tarafı ise, Bayan Oliver aynı Agatha Christie gibi çok ünlü bir polisiye roman yazarıdır. Bana kalırsa yazar muhtemelen kendinden bahsetmiş.
Olay çözüldüğünde beni açıkçası şaşırtmadı, detayları pek tahmin edemesem de esas gerçeği az çok tahmin edebilmiştim.
Elbette beğendim 'Filler de Hatırlar'ı, fakat diğer bir çok kitabının yanında biraz zayıf kalmış, yani en iyi Agatha Christie kitapları arasında görecek kadar beğenmedim. Yazarın çok daha heyecanlı, çok daha şaşırtıcı hikayeleri mevcut.
Buna rağmen Agatha Christie romanlarının hepsi okunmaya değerdir.

"Eski günahların gölgeleri uzun olur."

"Dorothea, Margaret’ten devamlı nefret etmiş. Margaret’te aksine Dorothea’ya karşı sevgi beslemiş, devamlı koruyup, kollamıştır."

Bu arada bu kitabı Bahar Okuma Şenliği 22. kategori kapsamında okudum. Seçtiğim tema polisiyeydi.

Gri ülke

1 Nisan 2015

Genç kadın gri renkli ülkenin yağmurlu ve fırtınalı havasını çok seviyordu. Sanki bir şey vardı onu çeken, bu havalar onu adeta büyülüyordu. Yine bir tatil günü evinden dışarı adım attı. Nereye gideceğini bilmiyordu, düşünmemişti bile. Nasılsa kendiliğinden götürecekti ayakları onu bir yerlere. Tabii ki şemsiye almamıştı yanına. O yağmurdan korunmak değil kendini ona teslim etmek istiyordu.
Uzunca bir vakit yürüdü. Nehir kenarına vardığında soluklanmaya karar verdi. Etrafta kimselere rastlanmıyordu. Gri renkli ülkenin insanları böyle günlerde evlerine, yani beton labirentlerine saklanırdı. Kafalarını bile uzatmazlardı pencereden dışarıya. Böyle zamanlarda orada sadece martılara rastlamak mümkündü, onlar terk etmezdi yerlerini hiç bir zaman.
Genç kadın iliklerine kadar hissetti yağmur damlalarının teninden süzülüşünü ve ruzgarin saçını yumuşak dokunuşlarla okşayışını. Martıların çığlıklarına kulak verdi anlam yüklemek istercesine. Sevinç çığlıkları mıydı bunlar yoksa çaresiz birer haykırış mı? Bu düşünce içinde kaybetti kendini adeta. Öyle ki rüzgarın şiddetini arttırdığını, yumuşak dokunuşların gittikçe sertleştiğini hemen farkedemedi. Tutunmasa savrulacakmış gibiydi.
Rüzgar dışarıda mı yoksa onun kalbinde mi daha acımasızdı karar veremedi. Ne fark ederdi ki hem. İkisi de onu savurmaya yetiyordu. İşte o da bunu seviyordu.